Dijital nezaket ‘Netiket’… Sırf ‘ulaşabiliyoruz’ diye insanlara her an ulaşmak doğru değil

Dijital iletişimin hızla yayılması, sürekli erişilebilir olma beklentisini arttırırken, beraberinde yeni bir çağın davranış kurallarını da getiriyor. Uzmanlar sırf ulaşabiliyoruz diye insanlara her an ulaşmanın doğru bir davranış olmadığını belirtirken, ısrarlı takibin siber şiddetin bir biçimi olduğunu hatırlatıyor. Mesaj yoluyla teyit edilmeyen ani görüntülü aramaların haber vermeden gidilen misafirliğe benzediğine dikkat çeken Doç. Dr. Gül Esra Atalay, sürekli erişilebilir olmanın iş yaşamı -özel yaşam ayrımını bulanıklaştırdığını ifade ediyor. Atalay, “Çeşitli ülkeler çalışanların haklarını korumak için ‘irtibatı kesme hakkı’ adı altında yasal düzenlemeler getirmeye başladı. Fransa, İrlanda gibi ülkeler bu yasaları uygulamayı başladı.” dedi.

Üsküdar Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölüm Başkanı Doç. Dr. Gül Esra Atalay, sanal dünyanın görgü kuralları olarak adlandırılan ‘Netiket’ kavramını ve kapsamını değerlendirdi.

Netiket günümüzde son derece önemli

‘Netiket’ sözcüğünün, ağ anlamına gelen ve çevrimiçi ağları anlatan ‘net’ ve görgü kuralı anlamına gelen etiket (etiquette) kelimelerinin bir araya getirilmesiyle oluştuğunu ifade eden Doç. Dr. Gül Esra Atalay, “Son yıllarda dijital teknolojilerin yaygınlaşmasıyla diğer insanlarla dijital mecralarda, sosyal medyada karşılaşmaya, tanışmaya başladık. Sosyal ilişkilerimizi bu mecralardan da yürütüyoruz. Dolayısıyla burada da birtakım davranış kuralları, sosyal normlar gelişmeye başladı. Dijital teknolojiler yoluyla iletişim kurarken de nezaketi elden bırakmamak, iyi bir imaj yaratmak, doğru etkiyi bırakmak ve her şeyden önemlisi, diğer insanlarla iyi ilişkilerimizi devam ettirebilmek için önem taşıyor. Netiket bu nedenle günümüzde son derece önemli.” dedi.

Her an ulaşılır olmak avantaj mı, dezavantaj mı?

Dijital teknolojilerin yapısının hem eş zamanlı hem de eş zamanlı olmayacak şekilde ve her yerden iletişim kurmayı mümkün kıldığını kaydeden Doç. Dr. Gül Esra Atalay, şöyle devam etti:

“Yani birine istediğimiz bir anda, günün her saatinde, oturduğumuz yerden ve onun nerede olduğu fark etmeksizin bir mesaj gönderebiliriz, görüntülü görüşme talep edebiliriz, e-posta atabiliriz. Bu birçok açıdan avantaj olarak görülse de dezavantaja dönüştüğü, insanları rahatsız ettiği ve kabalık olarak algılanabildiği durumlar da var.

Dijital iletişimin imkanlarını kullanırken sırf yapabiliyoruz diye, başka hiçbir faktörü düşünmeden, hesaba katmadan diğer insanlara istediğimiz her an ulaşamaya çalışmak, mesaj atmak, aramak, bazen de e-posta atmak netiket açısından doğru bir davranış olarak görülmüyor.”

Sürekli erişilebilir olmak iş yaşamı – özel yaşam ayrımını bulanıklaştırıyor…

Doç. Dr. Gül Esra Atalay, dijitalden insanlara istenildiği zaman ulaşma konusunda da şunları dile getirdi:

“Karşı tarafla samimiyetimizin düzeyi, günün hangi saatinde olunduğu, konunun ne derece önemli olduğu gibi faktörleri hesaba katmak gerekiyor. Sürekli erişilebilir olmak özellikle iş yaşamı -özel yaşam ayrımını bulanıklaştırdığı için çalışanları olumsuz etkiliyor. Bazen de profesyonel mesafede kalması gereken sosyal ilişkiler her an ulaşılabilir olma imkanlarıyla sınır ihlaline yol açabiliyor. İş nedeniyle telefon numaranızı vermek zorunda olduğunuz birinin gece vakti size WhatsApptan fazla samimi mesajlar gönderdiğini düşünün. Bu gibi durumların da yaşanmaması için bu alanda bir bilinçlenme şart.”

Sürekli erişilebilir olmak özel yaşamı sekteye uğratıyor!

Sürekli erişilebilir olmanın özel yaşamı sekteye uğrattığını da kaydeden Doç. Dr. Gül Esra Atalay, şunları dile getirdi:

“Örneğin iş hayatımız ve özel yaşamımız normalde mekânsal ve zamansal olarak birbirinden ayrıdır. Fakat dijital teknolojilerle her an ulaşılabilir olduğumuzda, akşam geç saatlerde iş yaşamından bağlantılı olduğumuz kişiler bize ulaşabiliyor. İş için kullanılan WhatsApp gruplarından ya da özelden yazılabiliyor. Dolayısıyla işten soyutlanıp tamamen dinlenmeye çekilme ya da özel yaşamımızla ilgilenme eskisi kadar rahat yapabildiğimiz bir şey olmaktan çıktı.

Sırf ulaşabiliyoruz diye insanlara her an ulaşmak doğru davranış değil!

Bu noktada netiket kuralını hatırlatmak gerekirse, sırf ulaşabiliyoruz diye insanlara her an ulaşmak doğru bir davranış olarak görülmüyor. İş dolayısıyla tanıştığınız birine gerçekten çok acil bir durum olmadıkça akşam geç saatlerde WhatsApp’tan yazmak, telefonla aramak doğru görünmüyor.”

Aniden görüntülü aramak, haber vermeden misafirliğe gitmeye benziyor…

Görüntülü aramaya da dikkati çeken Doç. Dr. Gül Esra Atalay, “Görüntülü görüşme talebi taraflarca önceden mesaj yoluyla teyit edildikten sonra yapılabilecek bir şey. Samimiyetiniz olmayan birini aniden görüntülü aramak, haber vermeden misafirliğe gitmeye benziyor.” dedi.

Israrlı takip siber şiddet biçimi…

Doç. Dr. Gül Esra Atalay, “Eğer sınırlar sürekli olarak ihlal ediliyorsa, bireyler olur olmadık zamanlarda aranıyor ya da sosyal medya, mesajlar ve maillerle rahatsız ediliyorsa bir noktadan sonra bu “ısrarlı takip” olarak adlandırılan siber şiddet biçimine de yaklaşabilir. Bir tür tacize dönüşüyorsa bu durumda yaptırım gerekliliği doğabilir.” diye konuştu.       

‘İrtibat kesme’ bir hak! 

Çalışanların iş saatleri dışında sürekli talep altında olmalarını önlemek için şirket içi politikaların veya iş süreçlerinin gözden geçirilerek düzenlenmesi gerekebileceğini de söyleyen Doç. Dr. Gül Esra Atalay, sözlerini şöyle tamamladı:

“Örneğin, belirli bir saat sonrasında e-posta gönderme veya çalışanlara acil durumlar dışında mesaj atmanın uygun kabul edilmemesi gibi kurallar belirlenebilir.

Çeşitli ülkeler çalışanların haklarını korumak için ‘irtibatı kesme hakkı’ adı altında yasal düzenlemeler getirmeye başladı. Fransa, İrlanda gibi ülkeler bu yasaları uygulamayı başladı. Birçok başka batılı ülkede de irtibatı kesme hakkı tartışılıyor, yasalaşması için çaba gösteriliyor.

İrtibatı kesme hakkı, dijital iletişim araçlarıyla iş ilişkilerinde dengeyi sağlamak ve çalışanların sağlıklı bir çalışma ortamı elde etmelerine yardımcı olmak için çok önemli ve önümüzdeki yıllarda çok daha fazla tartışılacak gibi görünüyor.”

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir