Tam siyaset dünyasında esen sıcak mesaj ve diyalog rüzgârı ülkede toplumsal fay hatlarındaki stresi azalttı, azaltıyor derken Taksim inatlaşmasıyla yine gerildik. Günlerce olası riskler, kim haklı kim haksız tartışıldı… Devlet izin verip tedbir alamaz mıydı, Özel, ısrardan vazgeçemez miydi diye. Olası gelişmelerin bugünkü Cumhurbaşkanı Erdoğan ile ana muhalefet lideri Özel’in görüşmesine nasıl yansıyacağı da… Dün sabahtan itibaren de herkes evine kapanıp endişe ve merakla Taksim’e odaklandı. Niyesi açık. Bu gerilimi çok rahatlıkla manipüle edebilecek terör örgütleri var. Bu anlamda onları kullanan istihbarat servislerinin faaliyetleri de sır değil. Eylem hazırlığında olanların yakalandığı da açıklandı zaten. Keşke böyle olmasa da artık bu gerilim yaşanmasa… Her şeye rağmen önlemler daha da artırılıp Taksim yasaklı olmaktan çıkarılamaz mıydı? Olurdu ama konunun hassasiyeti de ortada. Nitekim Taksim’e çıkmak isteyen bazı gruplara polis engel oldu, taşlı saldırılar, biber gazlı müdahaleler de yaşandı. Allah korusun çok daha büyük olaylar olsaydı bunun altından hiç kimse kalkamazdı. Hem “ben garanti veriyorum, kefilim hiçbir şey olmaz” diyen Özel’in hem de CHP’nin itibarı sarsılırdı…Dolayısıyla biz bu gerilimi neden yaşadık kime yaradı sorusunun yanıtı da anlamlı…
★ ★ ★
CHP sosyal demokrat bir parti olarak kendisini tanımlasa da bu yönde kendisine yöneltilen eleştiriler önemli ölçüde onun siyasal kimliği ile örtüşmüyordu. Özellikle de yıllardır süregelen Kılıçdaroğlu dönemindeki çok ciddi bir söylem ve duruş değişikliği nedeniyle… Hep kendini “neden karşı mahalleden oy alamıyoruz” diye sorgulayan, hatta bu anlamda ithal adaylar, kara çarşaflı insanlara rozet takmaktan helalleşmeye kadar keskin ideolojik zikzaklarla da daha çok kimlik arayışı görüntüsü verdi… Bu bağlamda da partililerden “CHP sağa kaydı, CHP, CHP olmaktan çıktı” şeklinde tepkiler geldi… Son yerel seçimlerde de ağırlıkla ekonomik kriz, hayat pahalılığından kaynaklı “dip dalga” ile sahiciliği ve kalıcılığı henüz tartışmalı olan belli bir oranda “karşı mahalleden” oy çeken CHP yüzde 25 bandını aşarak başarıyı yakaladı, birinci parti oldu. Hatta CHP merkeze mi kayıyor yorumları yapıldı… Genel Başkan olarak girdiği ilk seçimde başarılı olan Özgür Özel’de “sol politikalarla sağa açılacağız” söylemiyle bu kimlik arayışına yeni bir ivme kazandırdı. Rotayı sola kırdı. Tabii bu başarıda kimin daha çok katkısı, etkisi var tartışmalarıyla…Zira bu anlamda Özel ile birlikte Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş’ta, “bunu asıl inşa eden benim” diyen önceki Genel Başkan Kılıçdaroğlu’da potada malum…
★ ★ ★
Dolayısıyla Özel’in Taksim’de kutlama konusundaki ısrarcılığı ve öncülük anlamında çağrısını bir de bu zaviyeden görüp, yorumlamak gerekir. Parti içi dengeler açısından, emekçi kitlenin rüzgarıyla, Genel Başkanlık koltuğunu pekiştirmek hesabı olarak yani. Elbette zaten başarılı, CHP’yi birinci parti yaptı daha neyi pekiştirecek denilebilir. Ama Yavaş ve özellikle de İmamoğlu’nun hareketliliğine, hatta Kılıçdaroğlu’nun çıkışlarına bakıldığında farklı siyasi aktiviteler, buna bağlı yorumlarda söz konusu. Seçim başarısı ve sonrasındaki siyasette diyalog arayışlarıyla liderlik yolunda kritik hamleler yapan Özel’in ise Taksim kararlılığı ve çıkışıyla bunlara karşı ön aldığı da açık. Hem “ben varım ve kalıcıyım” mesajı hem de CHP’nin sosyal demokrat misyonuna dümen kırdığını göstermek, tabanı konsolide etmek anlamında…