CHP Genel Başkan Yardımcı Bulut, ‘normalleşme’ hamlelerini değerlendirdi: Erdoğan tedirgin

CHP Genel Başkan Yardımcısı Burhanettin Bulut Cumhuriyet’in sorularını yanıtladı.

– CHP’nin “yumuşama”, “normalleşme” tanımlardan beklentisi nedir, bunun hukukta, ekonomide karşılığı ne olmalı?

Biz öncelikle bu süreci yumuşuma değil normalleşme olarak adlandırıyoruz. Bu normalleşme asla ülkeyi muhalefetsizleştirme değil. İktidarla müzakere de mücadele de edeceğiz. Amacımız Erdoğan’la uzlaşmak değil, ülkenin, vatandaşın kangren olan sorunlarını çözmek. Atanmayan öğretmenler mitingi, çay mitingi, emekli mitinginde gördünüz, bu ülkede hangi vatandaşın ne sorunu varsa en gür sesimizle dile getiriyoruz. Bu ayın sonunda Kocaeli’de de emek mitingimiz var. Seçmenin birinci parti olarak sırtımıza koyduğu yük ve sorumluluk, onun sorunlarını gündemde tutmaktır. Vatandaşın yaşadığı sorunları yıllardır görmezden gelen bir iktidar var. Müzakere etmeden, sıkılı yumruklarla sonuç alamayız. Taleplerimizi ki bizim taleplerimiz değil vatandaşın haklı talebi. Vatandaşın gündeminde olmayan partimizin gündeminde olamaz. Vatandaşın dertlerini Saray’ın gözüne sokmaya devam edeceğiz. “Anayasaya uyulsun”, “Üstünlerin hukuku değil hukukun üstünlüğü” diyoruz, adalete güvenin tekrar tesis edilmesini; emeklinin, emekçinin insanca yaşayacağı, kimseye muhtaç olmayacağı maaşlar istiyoruz. Normalleşmenin hukukta ve ekonomide karşılığı tam da budur.

‘SAMİMİYET TESTİ’

– AKP iktidarında “normalleşme” olur mu?

Vatandaşın, işçinin, emeklinin, öğrencilerin sorunları var. Adalet, basın özgürlüğü, eğitimin bilimden koparılması sorunu var. Özetle toplumda, kadınından erkeğine, gencinden yaşlısına 7’den 70’e herkesin her alanda çözülmeyi bekleyen sorunlar var. Bu sorunların çözümü için de normalleşmeye ihtiyaç var. Toplumun beklentisi de normalleşme yönünde. Kutuplaşmış, ortasından ikiye ayrılmış bir ülkeyi, bir yapıyı toplum da istemiyor. Çünkü bu gerilim, bu kutuplaşma ortamı sorunları çözmek yerine her geçen gün daha da derinleştiriyor ve kronikleştiriyor. Biz bu ihtiyacı görüyoruz ve dile getiriyoruz. İktidar bu ihtiyacı görmemekte direnirse, vatandaş ona bunu ilk sandıkta zaten gösterecektir. Aslında bu süreç bir samimiyet testi. AKP son 22 yıldır yaptığı gibi kutuplaşma mı istiyor, normalleşme mi istiyor sürecin sonunda herkes görecek.

‘KIRMIZI ÇİZGİSİ, İŞİNE GELEN’

– Erdoğan, “Kırmızı çizgilerimizden vazgeçmeyiz” dedi. Bu kırmızı çizgilerden ne anladınız?

Şimdiye kadar tanıdığımız Erdoğan’ın kırmızı çizgisi hep “işine gelen” olmuştur. Erdoğan’ın kırmızı çizgisi yoktur. Rahip Brunson olayında, “Bu can bu bedende, bu fakir bu görevde olduğu sürece o teröristi alamazsınız” demişti, Brunson şimdi ABD’de. Darbeci dediği Sisi ile yeniden kardeş oldu. İsveç’in NATO üyeliğine karşıtlığı sadece 1-2 ay sürdü. “Ben görevde olduğum sürece her ay faizlerin düştüğünü göreceksiniz” demişti, şu an Türkiye en yüksek faiz veren ikinci ülke konumunda.

– Peki CHP’nin kırmızı çizgileri nedir, kayyum CHP’nin kırmızı çizgilerinden biri mi?

Biz bu ülkenin kurucu değerlerine, kurucu babalarına, anayasaya, demokrasiye, hukuka, insan haklarına saygı bekliyoruz. Ülkenin hukukla, adaletle yönetilmesini istiyoruz. Halkın iradesini ve demokrasiyi yok sayan kayyum politikalarını reddediyoruz.

‘SORUNLAR ÇÖZÜLMEZSE SANDIK ORTAYA KONUR’

– Bundan sonra erken seçim söylemini sıklıkla duyacak mıyız?

Yerel seçimde halk AKP iktidarına uyarıda bulunarak, sarı kart gösterdi. Seçim sonrası bütün anketlerde birinci parti çıkıyoruz. Biz de isteriz erken seçim olsun, iktidar olalım. Ancak erken seçim kararını biz 127 milletvekili ile alamayız bunun kararını ancak millet verir. Millet erken seçim derse de önünde kimse duramaz. Erken seçim milletin gündeminde yoksa, bizim gündemimizde olamaz. Vatandaşın sorunları çözülmezse, hoşnutsuzluğu artarsa, adaletsizlikler bitmezse, iktidar ne kadar direnirse dirensin o sandık ortaya kurulur.

– Sayın Özel de vekil sayısına ve millete dikkat çekti ve “Gücüm olsa yarın karar alır, iktidar olurum” dedi. Millet ne diyor?

Bu ülkenin emeklisi evinden dışarı çıkamıyor, asgari ücretlisi kıt kanaat yaşamaya çalışıyor. Halk şimdilik sabrediyor, sorunlarının çözülmesini bekliyor. Bunun için CHP’yi sandıkta birinci parti yaptı. Biz de aldığımız bu güçle sorunların bir an önce çözülmesi için iktidarla müzakere yolunu seçtik. Eğer bu müzakerelerden sonuç alamazsak, emeklinin, emekçinin, çiftçinin sorunları daha da büyürse, anayasaya uymazlık, hukuk tanımazlık artarsa vatandaş erken seçimden başka bir yol olduğunu düşünmez ve ilk sandıkta kırmızı kartı gösterir.

– Peki seçim için bir ittifak arayışı olacak mı yoksa Türkiye ittifakı mı devam edecek?

Partimiz artık her bölgeden, toplumun her kesiminden Türkiye’nin tüm demokratlarından oy alabilen bir siyasi parti. Sandıkta Türkiye’nin geleceğini önemseyenlerle, ülke sevdalılarıyla Türkiye İttifakı’nı kurduk. Sosyal demokratlar, milliyetçi demokratlar, muhafazakar demokratlar, Türkiye ittifakında bir araya geldi. Bu ittifakla başımızın üzerindeki yüzde 25’lik cam tavanı tuzla buz ettik. Seçim günü geldiğinde koşullara bakarız, milletimiz için ülkemiz için en doğru olan ne ise onu yaparız. Şimdiden bir şey söylemek çok erken.

‘AÇIKLAMA YAPILMALI’

– Erdoğan – Akşener görüşmesinin amacı neydi sizce?

Siyasette herkes herkesle görüşebilir. Normalleşme dediğimiz de bunu gerektirir. Biz diğer partilerle bayramlaşabilen tek partiyiz. Umuyorum ki ülkemiz için vatandaşlarımız için verimli bir görüşme olmuştur. Ancak böyle görüşmelerde kamuoyuna bazı başlıklarda açıklama yapılması, spekülasyonların ve dedikoduların önüne geçmek açısından önemli.

‘TUŞLARA AYNI ANDA BASIYOR’

– Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın gerek Akşener gerek Abdullah Gül görüşmelerini dikkate alırsanız nasıl bir hesap yapılıyor?

AKP’de yerel seçimlerle birlikte erime yaşanmaya başladı. Seçim sonrası yapılan bütün anketlerde partimiz birinci sırada. Erdoğan, bu kan kaybını durdurmak, koltukta kalmak için bütün tuşlara aynı anda basmaya başladı. Şimdiye kadar hiç yan yana gelmediği isimlerle görüşmeler yapıyor. Erdoğan, İYİ Parti içerisinden kendisine gelen ağır eleştirileri de kesmek için Akşener hamlesi yapıyor. Ayrıca partisi içindeki bir kanattan gelen eleştirileri de görüyor ve onları da susturmak için Abdullah Gül’e gidiyor. Aslında tek derdi var, sağ kesimde yer alan kimse kendisini eleştirmesin, bir şey söylemesin. Erdoğan kendi liderliğini tartıştırmak istemiyor. Erimeyi durdurmak için her yolu deniyor ancak 22 yıllık kötü yönetim sonrası bu çabalarının Erdoğan’a ve AKP’ye hiçbir yararı olmayacak.

– Bu görüşmeler özellikle merkez sağ seçmeni nasıl etkiler?

Merkez sağdaki seçmen de ülkenin ekonomik kaynaklarını sömüren, doğasını katleden, adaleti bitiren, şatafat içindeki AKP gemisinin su aldığını görüyor. Yerel seçimde sağ seçmenden oy aldık ve bize verilen her bir oya emanet gözüyle bakıyoruz. Amacımız emanet oyları kalıcı hale getirmek. Genel Başkanımız, merkez sağdaki seçmenle buzları eritebilecek, onlardan en kolay oy alabilecek lider. CHP, sağdan soldan toplumun her kesiminden oy alabilen bir Türkiye partisi.

‘İYİ PARTİLİ’LERE HAKSIZLIK EDİLMEMELİ’

-İYİ Parti’den CHP’ye geçişler oldu. Erdoğan’ın yaptığı bu görüşmeler Meclis aritmetiğinin CHP lehine değişmesini engellemek için mi?

Erdoğan’ın tek hesabı iktidarda kalmak. Bu açıdan elbette Meclis aritmetiğini de dikkate almak zorunda ve lehine değişikliği isteyecektir ya da en azından aleyhine değişiklik olmaması için çaba sarf edecektir. Elbette dağınık bir muhalefet Erdoğan açısından daha elverişli. Ancak buradaki hesabın CHP’ye geçişleri engellemek olduğunu sanmıyorum. İYİ Parti içinde olup da CHP’ye geçmek isteyen olursa kapımız sonuna kadar açık elbette. Ama partisi içinde kalıp muhalefet eden İYİ Parti’li vekillere haksızlık etmemek de lazım. Erdoğan, CHP başta olmak üzere her muhaliften tedirgin. Belki hesabı eski liderleriyle yakınlaşarak, daha önce başka bazı muhaliflerle olduğu gibi yanına çekmek ya da en azından sert muhalefeti engellemek olabilir. Makam ve mevki dağıtarak Soylu, Feyzioğlu, Oğan, Kurtulmuş gibi siyasi figürleri yanına çekmişti. Bu da onun gibi bir hamle olabilir. Ancak samimi İYİ Partili’lerin mevzilerini koruyacaklarını ve seçmenlerine verdikleri sözleri tutacakları kanısındayım.

– Yarınki Erdoğan-Özel görüşmesinde Özel’in özellikle gündeme getireceği başlıklar neler?

Vatandaşın gündeminde ne varsa Genel Başkanımızın da gündeminde onlar var. Emeklinin maaşının, asgari ücretin yetersizliği, yaşanan hukuksuzluklar, AİHM ve AYM kararlarının uygulanmaması, anayasaya uyulmaması, kayyum politikası, yıllardır haksız hukuksuz bir şekilde cezaevinde olan Gezi tutsakları üst konu başlıklarımız olacak.

‘ÖNCELİK EMEKLİ MAAŞI VE ASGARİ ÜCRET’

– İlk görüşmeden sonra amirallerin tahliyesi gerçekleşti. Bu görüşmeden net bir beklentiniz var mı, varsa nedir?

Cezaevinde hükümlü bulunan, yaşlılığa bağlı sağlık sorunları yaşayan komutanların iktidarın hesaplaşma arzusuyla içeride tutulması zaten vicdanların kabul etmediği bir durumdu. Genel Başkanımız Sayın Özgür Özel, Sayın Erdoğan’la görüşmesinde komutanların mağduriyetinin giderilmesi gerektiğini dile getirdi. Komutanların tahliye edilmesi hepimiz için sevindirici bir gelişme oldu. Kısa vadede çözülmesini beklediğimiz konular arasında emekli maaşları ve asgari ücret var. Diğerlerini süreç içerisinde takip edeceğiz.

‘6 YILDIR NEREDEYDİNİZ’

– AYM, hem MB başkanlarının hem de üniversite rektörlerinin atanmasıyla ilgili Erdoğan’ın yetkileri konusunda iki önemli karar verdi. Yıllar sonra gelen bu kararlar için yorumunuz nedir?

Biz 6 yıl önce Anayasa Mahkemesi’ne iptal başvurumuzu yasal süre olan 60 gün içerisinde yaptık. Anayasa Mahkemesi bunu tam 6 yıl inceledi. Bizim başvuruyu yaptığımız zaman AYM üyeleri olanların birçoğu emekli oldu, hatta başkan bile değişti. AYM, bütün hukuksuzlukları bir bir tespit ederek iptal etti. AYM kararları bu ucube sistemin kökten hukuksuz olduğunu, bizim itirazlarımızın ne kadar haklı olduğunun da ispatı oldu. 6 yıl bu ülke hukuksuzluklarla yönetildi. Şimdi sormazlar mı AYM’ye ‘6 yıldır neredeydiniz’? Diye.

7 BİN ‘ALEYHTE ÇALIŞTI’ BAŞVURUSU

– Genel Merkezden gönderilen yazıda, belediye başkanlarından seçimlerde aleyhte çalışan üyeler için kanıtlı bilgi istenmişti. İllerden dönüş oldu mu?

31 Mart yerel seçimlerinde partimizin elde ettiği başarı Genel Başkanımız Sayın Özgür Özel başta olmak üzere parti örgütlerimizin, milletvekillerimizin, PM üyelerimizin özverili çalışmalarıyla geldi. Ancak gerek seçim döneminde gerek seçimler Genel Merkezimize, bazı örgütlerimizden parti üyeliği ile bağdaşmayan tutumlara ilişkin iletilen şikayetler üzerine hukuki süreç başlatıldı. Genel Merkez olarak seçimlerde canla başla çalışan üyelerimizin özverisine, alın terine sahip çıkmak, iddiaların doğruluğunu araştırmak için il-ilçe örgütlerimize bir genelge yolladık. Şimdiye kadar yaklaşık 7 bin dönüş oldu.

– Bu kişilerle ilgili nasıl bir işlem yapıldı veya yapılıyor?

Şu an dilekçeler hukuk birimlerimiz tarafından inceleniyor. Delilsiz gönderilen hiçbir evrakı incelemiyoruz. Delilli raporlar sınıflandırılarak MYK’ya sunulacak. Gerek görülmesi halinde tüzük işletilecek ve disiplin kuruluna sevk edilecek.

– Seçmenin sandığa gitmeyeceği yönünde endişeler vardı. Genel Merkez bir araştırma yaptı mı, sandığa gitmeyen CHP seçmeni ne kadar?

14-28 Mayıs seçim sonuçları sonrası sadece CHP’ye gönül veren, oy veren seçmen değil, bütün muhalefet hayal kırıklığına uğradı. Seçmen sandığa küstü. Genel Başkanımız, bu tabloyu “duygusal kopuş” olarak niteleyerek belki de en doğru teşhisi koydu. Sandığa küsen seçmene tekrar bir umut vermek için değişimin gerektiğine inanarak değişimi CHP’den başlattık. Kurultay’da da delegelerimiz bu değişime destek verdi. Çünkü delegelerimiz de sokaktaki vatandaşın “değişim” sesini duydular. Değişimle birlikte partimizin üzerindeki ölü toprağını attık. Yerel seçimlerin sonunda 14 büyükşehri, 21 il merkezini kazanarak, 35 ilde belediyeleri kazandık. Eğer biz bu değişimi gerçekleştirmeseydik muhalif seçmeni sandığa çekemez, bize oy vermeye ikna edemezdik. Nihayetinde muhalif seçmeni sandığa çekmeyi başararak, CHP’yi 46 yıl sonra Türkiye’nin 1. Partisi yaptık ve ülke genelinde 22 yıl sonra ilk kez AKP’yi geçtik.

‘NEPOTİZME GEÇİT YOK’

– Belediyelerde yapılacak atamaların CHP Genel Merkezi’ne de bildirileceği yönündeki karar, “güvensizlik göstergesi” olarak yorumlandı. Neden böyle bir karara ihtiyaç duyuldu?

AKP’yi nepotizmle, liyakatsiz atamaları nedeniyle eleştiren bir parti olarak onlarla aynı kefede asla buluşmak istemiyoruz. Bu konuda CHP olarak oldukça hassasız. Belediyeler hizmet yeridir; birilerinin çocuğunun, akrabasının kişisel ikbalini kurtaracak yerler değildir. Atamaların Genel Merkezimize bildirilmesini istedik çünkü biz belediyeleri nasıl yöneteceğimizi seçim öncesi vatandaşlarımıza açıkladık. Şeffaf olacağımıza, belediyelerin liyakatli insanlar tarafından yönetileceğine dair söz verdik. Bu sözümüzün arkasındayız. CHP’li belediyelerde nepotizme ve liyakatsizliğe asla geçit vermeyeceğiz. Şatafattan, israftan, araç konvoylarından, çakarlı arabalardan uzak duracağız. Halkçı siyaset yapacağız, halk için siyaset üreteceğiz. Kent rantlarını yandaşa değil, rantı yaratan bölge halkına hakça dağıtacağız.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

xxx