Karton bardaktaki görünmeyen tehlike: Çay ve kahvenizi karton bardakta içmeyin!

Petrol türevi olan plastiklerin 5 milimetreden daha küçük parçacıkları mikroplastik olarak adlandırılıyor. Mikroplastikler, giyim eşyalarımızdan içtiğimiz suya, ilaçlardan araç lastiklerine, konserve gıdalardan pet ve karton bardaklara kadar birçok üründe bulunabilir.

Ayrıca, kozmetik ürünler ve alışveriş poşetleri gibi ürünler de çevreye yüksek mikroplastik salınımı yapabilir. Peki, karton ve plastik bardak yerine ne kullanılabilir?

PLASTİK VE KARTON BARDAK ZARARLI MI?

Mikroplastiklerin vücuda ağız ve solunum yoluyla girdiği ve vücuttan atılmasının sadece boşaltım sistemiyle mümkün olduğu vurgulanıyor. Yapılan araştırmalar, mikroplastiklerin karaciğer, akciğer, kalp ve bağırsak gibi birçok organda birikime neden olduğunu gösteriyor. Hatta anne sütü ve insan kanında bile mikroplastiğe rastlanmıştır. Mikroplastiklerin kalp ve kanser hastalıklarına yol açabileceği bilinmektedir.

KARTON VE PLASTİK BARDAK YERİNE NE KULLANILABİLİR?

Plastik kullanımını azaltmak için alınabilecek önlemler arasında cam saklama kapları tercih etmek, konserve gıdalar yerine cam kavanozları kullanmak, içecekleri cam, çelik veya porselen gibi malzemelerden yapılmış kaplarda tüketmek, mikroplastik salınımını azaltmak amacıyla kurutma makinesi kullanmamak ve toplu taşıma araçlarını tercih etmek bulunuyor. Ayrıca, çevre dostu giysilerin tercih edilmesi, petrol maddeleri kullanılmamış kumaşların mikroplastik maruziyetini azaltabileceği belirtiliyor.

KANSER RİSKİ ÇOK BÜYÜK!

Uluslararası Kanser Ajansı’nın plastik üretiminde kullanılan ağır metallerin kanserojen olduğunu kanıtlamasına vurgu yapılıyor. Özellikle plastik ve karton bardaklardaki ısıyla birlikte bu ağır metallerin salınımının yüksek olduğu ve bu nedenle insan sağlığı için tehlikeli olduğu belirtiliyor.

Son araştırmalara göre, mikroplastiğe maruziyetin haftada 5 gram ve bu miktarın ayda yaklaşık bir kredi kartı boyutuna ulaştığı biliniyor. Mikroplastiğe uzun süre ve bu miktarlarda maruz kalmanın tümör büyümesine ve artan kanser riskine neden olduğu, ayrıca oksidatif stresi artırdığı ifade ediliyor.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir