ABB Başkanı Mansur Yavaş, OSTİM Sanayici ve İş İnsanları Derneği’nin (OSİAD) 34. Seçimli Olağan Genel Kurul Toplantısı’na katıldı. OSTİM Organize Sanayi Bölgesi Konferans Salonunda gerçekleştirilen toplantıda sanayici ve iş insanlarına seslenen Yavaş, şunları söyledi:
-Biraz önce Süleyman Bey taleplerini de belirtti. Bu taleplerini basına da vermiş. Hem yaptıkları işleri vermiş, hem de OSTİM’li sanayici ve iş adamları için hükümetten beklediklerini de yazmış.
-Şimdi bunun içerisinde eleştiri de olabilirdi değil mi? Şunu yanlış yapıyorsunuz da olabilirdi. Peki, siz bunu söylediğiniz zaman hemen savcılık size soruşturma açar, bunu da basına verirse siz bundan sonra hiçbir şekilde kime derdinizi anlatabilirsiniz, hiç kimseye anlatamazsınız. Oysa biraz önce Fethi Başkan’ımızın söylediği gibi herkes eleştirilebilir, tenkit edilebilir.
-Böylelikle doğru yolu bulacağız. Hatta zaman zaman ben bazen şunu söylerim siyasetçi arkadaşlarımıza…
-Bir kahveye gittiğiniz zaman bazen oradaki vatandaş size bir şeyi şikâyet eder. Şikâyet eden aslında genellikle çözümünü de bilir. O şikâyet eden kişiye peki ne yapmalıyız diye sorduğunuz zaman o size cevabını da verir.
-Bazen dinlersiniz ki; en pratik en kolay o anda aklınıza gelmeyen çözümdür. Dolayısıyla bugün elbette sivil toplum kuruluşlarının ifade hürriyeti, talepleri ve eleştirileri belirtmeleri bir haktır.”
Yavaş, ‘Biz Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ni imzaladık. Orada ifade hürriyeti, basın hürriyeti hepsi var. Ve biz madem ona imza attık, uyacağız. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin ilgili maddesi gereğince toplumun önünde olan insanlar, özellikle siyasetçiler, sanatçılar bu şekilde gelen eleştirilere, en ağır eleştirilere katlanmak zorundadır. Kararlarının hepsi böyle, suç değildir diyor ve bizim yaptığımız şikâyetlerin hepsi takipsizlikle sonuçlanıyor. Biz artık bunu benimsedik, madem bu sözleşmeye bizim hükümetimiz imza attı, biz de bunu benimsedik, katlandık, katlanmaya da devam ediyoruz. Yapacak bir şey yok” ifadelerini kullandı.
İstihdam sorunu hakkında da konuşan Yavaş, “Birisi iş bulamıyor, birisi işçi bulamıyor. Bununla ilgili daha önceki yıllarda ben söylemiştim. 300 bin kadar özgeçmiş var. Bizim Kariyer Merkezimizle organize sanayilerin bağlantısını kurduk. Oradan istediğiniz elemanı seçip bizim üzerimizden talep edebiliyorsunuz. Özellikle organize sanayilerle sık sık toplanıyoruz. Çünkü en fazla özgeçmiş bize geliyor. Bunların iş bulması için yardımcı olmaya çalışıyoruz. Birlikte kurs açalım. Hangi dalda elemana ihtiyacınız varsa o kursu beraber açalım. Ben otobüs biletini vereyim o kursa katılanların, öğlen yemeğini de vereyim. Yeter ki bu insanlara iş bulalım diye özellikle söylemiştim. Bu kentte yaşadığımız insanlar bir başkasının desteğine ihtiyaç duymamasının yolu da bu” dedi.
Fuar alanlarıyla da ilgili bilgi aktaran Yavaş, ”Fuar alanında bayağı bir mesafe kat ettik. Akyurt Belediyesi ile beraber oradaki bir şirketle ben onu şimdiden size de duyuruyorum. Onunla beraber hem konut hem fuar alanı projesini biraz sonra bana sunum yapacaklar. Epey bir seviyeye getirdik. İnşallah fuar alanını Ankaramıza kazandıracağız” diye konuştu.
“Mevcut metroların borcu bitiyor”
Mansur Yavaş metro ihaleleriyle ilgili de konuştu. Sürece ilişkin bilgi verdi. “Mevcut metroların borcu bitiyor, o metroları da biz yapmış oluyoruz” diyen Yavaş, şöyle devam etti:
-Malum Mamak Metrosunun ihalesini yapmıştık. Seçim öncesi yapmıştık. Adeta bizi sıkıştırır gibi 200 milyon Euro fazla beklediğimizden fiyat vermişlerdi. İhaleyi biz iptal ettik. Seçimi kaybetme pahasına. Çünkü Mamak bunu çok bir heyecanla bekliyordu. Daha sonra 187 milyon Euro daha ucuza ihale ettik. Şu anda en yakın teklif olan 50 milyon Euro veren ikinci teklif sürekli itiraz ediyor.
-Mahkeme yoluyla önümüz kesilmezse hep beraber inşallah oranın temelini Mamak Metrosunun temelini atacağız. Bu arada biz Çayyolu metrosunun borcunu bitirdik. Her zaman gelip de size şikâyet ediyordum. Geçen ay metronun borcunu da bitirdik. Batıkent’in de borcunu inşallah Şubat ayında bitiriyoruz. Nasıl bitiriyoruz?
-Bizden önceki dönemde bilet paralarının belli bir yüzdesi üzerinden tahsil edilecek para, 28 Nisan’da yani biz seçildikten sonra Nisan ayının sonra bir kararnameyle bize gelen payın yüzde 5’ini kesilmek üzere her ay gelen paranın yüzde 5’ini kesme suretiyle tahsil etmeye başladılar ve inşallah Şubat en geç Mart ayında metro borçlarımız bitiyor.
-O metroları biz yapmış olacağız. Ulaştırma Bakanlığı değil. Çünkü biz Mamak metrosu için çok uzun vadeli kredi bulduk. Metrolar çok uzun vadeli kredilerle yapılacak işlerdir. Ulaştırma Bakanlığı’na havaalanı metrosunu biz yapalım dedik. ‘Hayır dediler biz yapacağız dediler.’
-Metro yapmak çok kolay bir şey değil ama 2.2 milyarlık metroyu yapmanız için en az 15-20 yıla yayılan kredi bulmanız gerekiyor. Ama bunu Ulaştırma Bakanlığı yaparsa bizden en kısa zamanda çatır çatır alıyor.
-Sonra da biz metro yapmamış oluyoruz. Koru Yaşamkent Koru’dan Bağlıca’ya Bağlıca’dan Eryaman’a ve Keçiören Ovacık metro projelerimizi de bitirdik. Şu anda Dikmen hattında bir sıkıntı var.
-Yani sıkıntı dediğim yardımcı oluyor Ulaştırma Bakanlığı yetkilileri. Oradaki hattın nereden geçeceği konusunda tartışmalar var.
-O bittiği an projemiz hemen hemen onay aşamasında inşallah onu da tahvil çıkarmak suretiyle öncelikli olarak Dikmen Metrosu’na başlamak istiyorum. Turan Güneş’e kadar gidiyor. Oradaki SİMPAŞ konutlarına kadar giden bir hat var. Tabii ki bu ihaleler yapılırken bu metrolar yapılırken buradan Ostim Sanayici ve İş adamlarının da çok büyük oranda katkı sağlayacaklarından emek vereceklerinden hiç şüphem yok.
“Parlamenter sistem mutlaka olmalı”
Yavaş, parlamenter sistemin mutlaka olması gerektiğini de belirterek, şunları söyledi:
-Biraz önce bu son günlerdeki hukukla ilgili şikâyetlerden bahsetmiştim. Niye böyle şikâyet edildiğini ve hatanın nerede olduğunu aynı zamanda bir hukukçu bir yönetici olarak anlatmak istiyorum. Şimdi parlamenter sistem mutlaka olmalı. Parlamenter sistem olmadığı zaman ne olduğunu gördük.
-Dün elime gelen ankette yüzde 67 oranında yeniden parlamenter sisteme dönülsün deniyor. Çünkü bir insanın gücü, kudreti hiçbir şeye yetmez. Tek başına idare etmeyi, bütün bilgilerin kendisine toplanması adeta kompüter olsa patlar. Bilgisayar olsa dayanamaz. Bunu ben hükümet yönetimine göre çok daha küçük boyutlar… Ankara Büyükşehirde bile görüyorum. Birçok işimiz aksıyor. Personel yapsın diye kendisine bırakırsa hata yaparsa o hata size mal oluyor…
-Bunun çaresi, bütün dünyada gelişmiş ülkelerde olması gereken bir şey var. Hükümetler şeffaf olacak. Bütün yöneticiler şeffaf olacak. Katılımcı olacak. Hesap verebilir olacak. Yani yaptığı her işi siz bir defa bunların bütçelerinde programlarını görebileceksiniz ve hesap da sorabileceksiniz. Bunun sistemini bütün Avrupa bulmuş. Geçenlerde biliyorsunuz kendi yönettiği bakanlığın bir şeyini kullanmış yani fotokopisini diyelim veya bilgisayarını kullanmış çocuğu istifa etmek durumunda kaldı. Bakanlığın arabasıyla yemeğe gittiği ortaya çıktı bir bakanın istifa etmek zorunda kaldı. Şimdi bize ne kadar garip geliyor değil mi? Ama oralara baktığınız zaman oraların milli gelirini görüyorsunuz. Bizden çok daha üstün. Şimdi ben hem yine duyurmuş olayım. Mozambik’ten bize bir kardeş belediye için geldiklerinde 5 bin konutluk bir projeleri olduğunu söylediler. Ayrıca AVM yapmak istediklerini ve bir de madenlerinin olduğunu söyleyerek bizden bir heyet istediler. Birden bire aklıma şu geldi. Afrika’nın birçok yerinde ticaret yapan sanayicilerimiz veya ihracat yapan sanayicilerimiz var. Şimdi Mozambik’e birisini götürdüğümüz zaman ilk aklınıza gelen şey acaba paramı alabilecek miyim? Acaba sıkıntı yaşar mıyım diye düşünüyorsunuz değil mi? Niye? Çünkü oralardaki demokrasinin hukuk sisteminin ne olduğu ne kadar geliştiğini bilmiyoruz veya buna benzer birçok yerde yaşanan sorunları da görüyoruz değil mi? Peki aynı konut projesi Avrupa’nın herhangi bir ülkesinde olsa en ufak bir endişeniz olur mu? İşte hukukla demokrasiyle devlet yönetimi arasındaki fark budur. Fazlaca bizim hukukun üstünlüğüne bir defa kulak vermemiz lazım. Bunu sağlamamız lazım.”
“Hiç kimse konuşmazsa biz doğruyu nerede bulacağız?”
Yavaş, TÜSİAD Başkanı Orhan Turan hakkında soruşturma başlatılmasına da tepki göstererek, şöyle devam etti:
”Bankaların hukuk ilkeleri var. Biz de benimsedik devlet olarak bunu. Diyor ki hâkim tarafsız olacak, bağımsız olacak. Ama diyor bu tarafsız ve bağımsızlığını hareketleriyle de hissettirecek insanlara. Yani hiçbir Allah’ın kulu ben yarın yargıya düşersem işin içerisine siyaset veya başka bir şeye girer, hâkimi etkiler de acaba ben buradan hakkımı alamaz mıyım diye endişe etmemeli diyorum. Bu kuralları biz kabul ettik. Şimdi buradaki problem nereden kaynaklanıyor? Süleyman Başkan’ın basına bir demeç vermiş. Şu öncelikle şunu söyleyeyim. Hiç kimse yargılanmaz değil. Bunu bağıra bağıra söylüyoruz. Bizler de dâhil hiç kimse yargılanmaz değiliz. Yargılanmak isteriz. Çıksın ortaya aklanalım, varsa bir suçumuz. Hiçbir şeyden korkmuyoruz, hesabımızı veriyoruz. Onun için TÜSİAD da yargılanmaz değil, eleştirilmez değil ama TÜSİAD bir açıklamayı yapıyor. Yarım saat sonra Savcılık işleme başlıyor, bu da yandaş medyadan duyuruluyorsa bunun herkes için anlamı şudur; ‘Konuşmayın arkadaşlar, hiç kimse konuşmasın.’ Peki, hiç kimse konuşmazsa biz doğruyu nerede bulacağız? Nereden bileceğiz hiç kimse konuşmazsa? Onlar konuşacak. Siz daha ağır cevap verebilirsiniz. Ancak böyle yargıyla insanları susturmak son günlerdeki yaratılan iklim gerçekten artık Türkiye hiçbir şekilde yatırım yapılamaz endişesini getiriyor. Niye gidelim oluyor? Neden? Çünkü orada şöyle oluyor. Anlamakla güçlük çekiyorlar. Haklılar çünkü biz onlarla beraber Avrupa İnsan Halkları Sözleşmesi’ni imzalamışız. Beraber çalışalım demişiz. Yani anlatmak istediğim budur. Böyle olursa ben OSTİM’in iş adamlarının işlerinde çok daha düzgün gideceğine inanıyorum. Ve inşallah bu parlamenter sisteme benim dileğim odur. Dönüldüğü takdirde tekrar benim her şeyim biraz daha uygun olacağını öncelikle yargı bağımsızlığını sağlamak suretiyle inşallah güzel günlere hep beraber ulaşacağız. Olmazsa olmazlarımızı inkâr edersek karşılaştığımız şeyde böyle oluyor. Mesela döviz neden sabit tutuluyor? Bunu siz gidip Sayın Şimşek görüşmeyecek misiniz? Görüşeceksiniz. Bunun size sağladığı zararları görüşmeyecek misiniz? Görüşeceksiniz. Tabii ki bu talebinizi söyleyeceksiniz. Yapmadığı takdirde de bunu bir şekilde basın önünde söylemek durumunda kalacaksınız. Böylelikle beraber doğru yolu bulacağız. Amacım hiçbir şekilde şu veya bu şekilde birini eleştirmekten öte hem yönetici hem hukukçu olarak sadece fikirlerimi söyledim. Umuyorum bir şekilde katkısı olur.”
More Stories
Mardin’de silah kaçakçılığı operasyonu
NASA açıkladı: Dünya’ya çarpma riski tekrar yükseldi
Narin Güran cinayetinde flaş gelişme